Güneş ve rüzgar bize yeter neden nükleer santral yapılıyor?
Tahminlere göre 10 yıl içinde Türkiye’nin kurulu gücünün 110.000 MW civarında olması, elektrik tüketiminin 450-500 milyar kWh olması bekleniyor. Bu bugünkü elektrik tüketiminin 10 yıl sonra yaklaşık iki katına çıkacak olması demek. Elektrik üretirken kullanılan doğal gaz ve petrolün neredeyse tamamı, kömürün ise yaklaşık % 20’si ithal ediliyor. Diğer taraftan, tüm hidroelektrik kaynaklarımıza ek olarak rüzgâr, güneş, jeotermal, biokütle gibi yenilenebilir enerji potansiyelimizin tamamı kullanılsa bile 10 yıl sonraki ihtiyacımız olan 450-500 milyar kWh enerji tüketimimizin ancak yarısı karşılanabiliyor. Kısaca sadece güneş, rüzgâr bize yetmiyor. Tabi ki bunlar da elektrik sistemi içerisinde hem kaynak çeşitliliği açısından hem de baz yük santrallere destek olması açısından çok önemli.
Nükleer santraller baz yük santral olarak çalışırlar, yani 7 gün 24 saati durmadan çalışabilirler. Amerika’da 600 gün aralıksız çalışan santraller vardır. Rüzgâr, güneş ve hidro elektrik gibi yenilenebilir enerji kaynakları iklim ve meteorolojik koşullara bağlıdır. Ancak güneş doğarsa, yağmur yağarsa, rüzgâr eserse enerji elde edersiniz. Baz yük olan nükleer santraller, yılın 8760 saatinin 8000 saati, hidroelektrik 4000, rüzgâr 3000, güneş 2500-3000 saati çalışır. Nükleer santrallerin kapasite faktörü % 90 iken, yenilenebilirin % 30-40 civarındadır. Nükleer santrallerin işletme ömrü 60 yıl iken bu, rüzgar ve güneşte 20-25 yıl civarındadır. Diğer yandan yenilenebilirden elde edilen elektriğin tamamı değil ancak belli bir yüzdesi iletim şebekelerine verilebilir. Çünkü yenilenebilir enerji kaynakları baz yük değil alternatif enerji kaynaklarıdır. Yenilenebilir enerjiden yeterince yararlanabilmek için nükleer gibi yeterli baz yük santrallerine ihtiyaç vardır. Sadece iklim koşullarına bağlı olan yenilenebilir kaynaklara bel bağlamak doğru değildir.
Dünyada 31 ülkede 441 nükleer santral işletme halindedir. Ayrıca, 66’sının da inşaatı sürmektedir. 31 ülkenin içerisindeki 10 ülkenin nüfusu İstanbul’dan azdır. Petrol ve doğal gaz zengini ülkelerde, hatta Güney Afrika’da bile nükleer santral varken, Türkiye için nükleer santraller bir seçenek değil zorunluluktur.
Enerji olmadan ekonomi olmaz, ekonomi olmadan kalkınma olmaz.